Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KIŞLIK DOMATES SOS

Kışlık Domates Sos Bugün günlerden İzmir..Güzel İzmir'imin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü..91 yıl geçmiş üzerinden..Allah bir daha göstermesin o kara günleri güzel ülkeme..Kolayına kazanılmadı  CUMHURİYET ..Yıkmaya da kimsenin gücü yetmeyecek!!    Herkese yaşadığı şehir güzel gelir ama bir başka güzelsin be İzmir'im..Tamam sıcağın ve nemin pek çok ama o bile çekilir hale geliyor senin bağrında..Boyozunla , çiğdeminle  gevreğinle ve daha nice güzelliklerinle gönlümüze taht kurmuşsun sen izmir..Gün batımında Kordon'da içilen herşey anlam kazanır..Dostluklar perçinlenir..  Sevgili Yılmaz Özdil ne güzel anlatmış İzmir adlı yazısında.''     İzmir Türkiye’den sıkıldığım zaman İzmir’e giderim ben. Simite gevrek deriz biz... Çekirdeğe çiğdem. Kordon elektrik aleti değildir. Kumru da kuş değildir bizim için... Yengen’i yeriz. Sen sigorta dersin... Biz asfalya deriz. Uzatmayız... Gidiyom geliyom deriz. Domates dediğin, domat işte.

Fırıncı Orhan'dan Ekmeğin Hikayesi

Türkiye’de ekmeğin hikayesi Fırıncı Orhan tarafından 1958 yılında Çukurambar’da açılan mahalle fırını ile başladı. Ekmekçilik tarihi ise 8 bin yıl öncesinden; insanların hububatı taşlar arasında kırıp ufaladığı, sonra da bunlara su katıp elde ettiği hamuru yassı bir kaya üzerine yayarak ateşte pişirdiği günlere kadar uzanır. İlkel insan topladığı hububatı ufalardı, aksi taktirde ne çiğneyebilir ne de yumuşatmaksızın sindirebilirdi. Mısırlılar ekmekçilikten keyif alırdı, dahası onlar için ekmek, yaşamlarının simgelerinden biriydi. Ekmek Mısırlılar için o kadar önemliydi ki ölenler bundan sonraki hayatlarında da yoksun kalmasınlar diye mezarlarına bir parça ekmek konuyordu. Ekmek başlıca gıdaları olduğu gibi maaşlarını da ekmek üzerinden alıyorlardı. Piramitleri inşa edenlere emekleri karşılığında ekmek veriliyordu. Kişinin maddi durumu kaç somunu bulunduğuna göre ölçülüyordu. Biracılıktan elde ettikleri mayayı ekmek hamurlarını fermente edip şekillendirmede kullanıyorlardı. Ancak

17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİ

14 yıl önceydi..Kızım o zaman 4 yaşını daha doldurmamıştı..Gece bir sarsıntı hissettim..İlk önce eşimin kıpırdandığını sanmıştım ama  aynı anda sokak köpeklerinin kesintisisiz bir şekilde ulaması deprem olduğunu anlamama yetti.. Ben neler olduğunu anlamak için doğruldum yatakta, sürekli sallanıyoruz..Acaba bana mı öyle geliyor diyorum bir taraftan çünkü ne eşim ne de kızım uyanmadı..Ama yatak odasında ki gardrobun kapağıda açıldı sonunda..Hala sallanıyoruz yada bana öyle geliyor..Çok şiddetli değil ama oldukça uzun sürdü..Kalktım yataktan kızımın yanına gittim ilk şoku atlatınca, baktım uyuyor..Dolaştım evi..Camdan dışarı baktım..Dışarısı sakin..En sonunda yattım..Hafif şiddette ama uzun süren bir deprem diye düşündüm..O yüzden de ne eşimi ne de kızımı uyandırdım..Taa sabahın 6 sına kadar..Acı acı çalan telefonla deli gibi fırladım yataktan..Telefonun diğer ucunda İstanbul` da yaşayan eltimin , abisi..Bu saate gelen telefon pek hayra alamet değil ama sabırla dinledik..Ondan öğrendik

ŞERBET - İ SÜTLÜ

Şerbet-i Sütlü Efendiiimm 11 ayın Sultanını 1 ay boyunca başımıza tac ettik..Birbirinden güzel iftar sofraları hazırladık..Bayram temizlikleri yapmak için helak olduk..Bayram alışverişleri yapıp ekonomimize can suyu olduk :))Yetmedi bayram tatlıları yaptık..Giyindik en güzel giysilerimizi  gittik büyüklerimizin ellerini öptük:))Yaşı tutanlar bayram harçlığı aldı  ; yaşı tutmayanlar da harçlık veren tarafa geçti..Bazılarımız tatil yörelerine kaçtı..Tatlı yendi tatlı konuşuldu haliyle:)Eee bu kadar şeker bu kadar tatlı bir bayramdan geriye dee elimizde şirin mi şirin tatlı mı tatlı kilocuklar kaldıı:)Sağlık olsun ..Her gününüzün bayram tadında ve coşkusunda geçmesini dileyerek sizlere Fatoşca Tadlar  görüp denediğim , tüm ev halkından geçer not alan ve defalarca yaptığım  Şerbet - i Sütlü  tarifini vermek istiyorum..Teşekkürler sevgili Fatoş:))Sevgiyle ve afiyetle kalın.. Malzemeler: 4 yumurta, 4 çorba kaşığı tepeleme şeker, 4 çorba kaşığı tepeleme un, 4 çorba kaşığı tepeleme

SÜTLAÇ

Sütlaç Merhabalar efendimm:)Bir üniversiteli annesi olarak sesleniyorum size sevgili dostlarımm..Evet evettt benim prensesim artık üniversiteli oldu..Koca bir yıl ne koşturmalı ne telaşlı geçti anlatamam..Yorgunluk , gerginlik ve kaçınılmaz olarak stres..Vee nihayet bunların hepsi bitti..Ekonomi Üniversitesi Endüstri Mühendisliğini %25 burslu olarak kazandı.Çok istediği bir bölümdü..Bu bölüm için Bilgisayar Mühendisliğinin %50 bursunu bile reddetti..Hayat onun hayatı dedik ve mutlu olacağı işte başarılı olacağını düşünerek destek olduk bizde İlkim`e..Allah kimsenin emeklerini boşa çıkarmasın , hepimizin evlatlarına zihin açıklığı versin..işleri çok zor çocukların..  Böyle bir süreç yaşarken benimde motivasyonumun düşmesi doğal..Bir de prensesim benim bilgisayarı dizi izlemek için kullanıyor..Bilgisayar uygunken ben uygun olmuyorum:)Ben uygunken de bilgisayar uygun değil:)Olsun şikayetçi değilim çok yoruldu prenses bu yıl diğer arkadaşları gibi..O sebepten sık sık yazı yaza

Ooo... Lezzete Pak!

Pakmaya kalitesi, güveni, çeşit çeşit ürünleriyle şimdi hanımlar mutfakta ne isterse en iyisini buluyor! Pakmaya pişirme yardımcıları lezzete lezzet katıyor. Pratik , nefis Pakmaya puding lerin tadı damakta kalıyor: Kakao lusundan çileklisine, vanilyalısından çikolatalısına... 9 farklı çeşidiyle Pakmaya pudinglere evde herkes bayılacak! Mısır unu, pirinç unu, galeta unu mu istediniz? Nişasta mı gerekti? Pakmaya'da alasını bulacaksınız! Enfes bir pastaya ne buyurulur? Pakmaya krem şantiler, çikolatalı soslar sizi bekliyor! Kakao, şekerli vanilin, karbonat, pudra şekeri, maya... Haydi leziz kek ler, kurabiye ler, poğaça lar yapmaya! Çocukların canı tatlı mı çekti? Misafir mi geldi? Pakmaya pudingler ne güne duruyor? Hanımlar; emeğinizin, hünerinizin hakkını veren Pakmaya ile mutfağınıza kolaylık ve lezzet getirin... Mutfağın Yıldızı siz olun, tebrikleri kabul etmeye hazırlanın! Çikolatalı Fındıklı Pudingle Muffin Kek Malzemeler: • 2 Su Bardağı Un (200g) • 1 Paket Pakmaya

YENİDEN MERHABALAR HEPİNİZE :)

Uzuuunn upuzun bir aradan sonra koskocaman bir MERHABA :)Nerden nasıl başlayayım diye düşünüyorum anlatmaya ama galiba en iyisi direk konuya girmek; bu suskunluk dönemini izah etmek için...Haziran ayının benim için oldukça yoğun geçeceğini zaten daha önceki yazılarımda paylaşmıştım sizlerle de zamanından önce ve tahminimden uzun olacağını ben dahil hiçbirimiz bilemezdik..Nasıl bilelim Gezi olaylarının patlayacağını..Nasıl bilelim onca insanımızın öleceğini..Nasıl bilelim onca yaralının olacağını..Nasıl bilelim..Nasıl bilelim bu sürecin bu kadar kötü yönetileceğini..Bilemedik hiç birimiz elbette:((Elimiz yüreğimizde çaresizce izledik olanları.İzlemeye de devam ediyoruz ne yazık ki:((Böylesine kötü bir tablo varken ülkemde benim de pek çoğunuz gibi bütün neşem kaçtı..Doğal olarak hiç içimden birşeyler yazmak gelmedi..Dinimizde vardır acıya saygı..Komşunun evinde cenaze varsa televizyonumuzun sesini açmamamız da bundandır..Acıya saygıdan..Ben de kendi adıma böyle bir duruş sergiledim.